Olympos – Çıralı
Olympos sahil yerleşiminde sahile açılan patika, Çıralı sahili boyunca devam ederek Çıralı sahilinin sonuna doğru, doğu ve batı rotaları olmak üzere ikiye ayrılır. Doğudan devam eden patika, denize yakın, düşük rakımda devam ederek ve koyların etrafından dolanarak Phaselis arkeolojik yerleşimine doğru devam edecektir. Batıdan devam eden patika ise Ulupınar ve Beycik yönünde yüksek rakımlara yükselerek Tahtalı Dağı üzerinden kuzey yönünde, yüksek rakımda devam edecektir. Pafta üzerinde, Olympos ve Çıralı yerleşimlerinden her ikisinde de yiyecek, alışveriş ve konaklama imkanı sağlayan tesisler mevcuttur.
Chimaera-Yanartaş
Olympos antik kentinin kuzeyinde yer alan Çataldağ'ın kuzeydoğu yamacında uzanan Chimaera, insanoğlunun binlerce yıldır sönmeyen metan gazı alevleri karşısında yarattığı efsane ve mimarinin en somut göstergesidir.
“Likya’nın sönmeyen ateşi” olarak adlandırılan Khimaira için ilk kez Homeros tarafından aktarılan efsane, Bellerophontes ile Chimaera isimli canavar arasında geçen mücadeleyi anlatmaktadır.
Yeraltı yaratıklarından Typhan ve Ekhidna’nın birleşmesinden doğan Chimaera; Bellerophontes’in, uçan atı Pegasos’a binerek onu öldürmesi sırasında son nefesini verirken bile ağzından alevler çıkması, “Yanartaş” efsanesi ya da “Likya’nın sönmeyen ateşi” olarak günümüzde de anlatılmaktadır.
Chimaera, metan gazının yer yüzüne ulaşıp yanmasından oluşmuş doğal bir ateştir. Antik Dönem'de bu ateş çevresi, önemli bir Hephaistos kült merkezi olarak kullanılmıştır.
Mitolojiye göre, Hephaistos, doğduğunda çirkin bir görünüme sahip olması nedeniyle Zeus tarafından Olympos Dağı'ndan fırlatılmıştır. Çirkinliğiyle birlikte topallığı nedeniyle diğer tanrılar tarafından hor görülen Hephaistos, yer ve gökyüzünden kaçarak yanardağların altına yerleşmiş ve kendisine demirciliği meslek edinmiştir.
Çevresindeki Hephaistos tapınağı nedeniyle, Chimaera’nın diğer bir ismi Hephaisteion’dur. Hephaistos, Roma Dönemi'nde Olympos kentinin baş tanrısı konumundadır.
Hıristiyanlığa geçişle, Hephaistos kültünün sona ermesinden sonra da Yanartaş, uzun bir süre kutsallığını koruyabilmiştir. Bugün bile bazı yazıtları ve sunak kalıntıları görülebilen tapınağın üzerine, Bizans Dönemi'nde büyük bir bazilika yapılmıştır. Bazilikanın doğusunda, alt kısımda, yine Bizans Dönemi'ne tarihlendirilen yapılar yer almaktadır. Bu kısımda, Roma Devri'ne ait bir çeşme yapısı bulunmaktadır.
Ulupınar Çayı'nın oluşturduğu küçük Çıralı ovasının güneybatı yamaçları izlenerek ulaşılan kuru dere ile Chimaera arasında, kalker taşlarından yapılmış antik bir yol vardır. Yer yer yıkılmış ve yok olmuş yol, Chimaera’ya kadar izlenebilmektedir.
Kalıntıların kuzeybatısında ikinci, kuzeyinde de üçüncü bir ateş daha yer alır. Ayrıca Çataldağ'ın güney belinde bir kule ve yer yer antik patika izleri, kulenin batı tarafında küçük bir yerleşim, ikinci yanarın yanında niteliği belirlenemeyen toplama taşlarla yapılmış üçüncü bir yerleşim grubu mevcuttur.
Ulupınar Deresi'nin güneyinde, Göktaş mevkii denilen yerde, Ulupınar Deresi'ne ve vadisine hakim, 20-25 m yüksekliğinde doğal kaya bloku üzerine yapılmış; yüzeyden izlenebildiği kadarı ile Geç Helenistik Dönem'den Geç Bizans Dönemi'ne kadar kullanılmış, oldukça sağlam bir kale kalıntısı mevcuttur.